Özellikle büyük şehirlerde yaşıyorsanız yüksek ihtimalle siz de sürekli acelesi olanlardansınız. Trafik nedeniyle işe, okula ya da gideceğiniz herhangi bir yere geç kalma ihtimalinden dolayı belki sabahları kahvaltı bile etmeden hızlı adımlarla evden çıkıyorsunuz. Hatta belki evde olduğunuz günlerde bile günlük planınız yoğun olduğundan, tüm işleri aceleyle yapıyorsunuz. Sürekli bir stres ve koşuşturma içerisindesiniz.
Sizce de artık biraz yavaşlamanın zamanı gelmedi mi? İşte, Türkçeye “yavaş yaşam” olarak geçen slow living de tam olarak bunu söylüyor! Gelin şimdi, slow living akımına yakından bakalım.
Slow Living Nedir?
Bu akım aslında bir yaşam felsefesi olarak kabul ediliyor. Modern hayatın getirdiği hızdan ve aceleden uzaklaşıp yavaş hareket etmek, anın tadını çıkarmaya yönelmek ise bu felsefenin temeli.
1986 yılında Roma’da açılan bir fast food restoranına karşı yapılan protesto ile ortaya çıkan bu akım, artık günümüzde pek çok evde kendine yer buluyor.
Slow Living Nasıl Uygulanır?
Siz de herhangi bir şeyi aceleyle yaptığınızda o şeyden daha az zevk alıp stresli hissetmiyor musunuz? İşte, yavaş yaşam hareketi tam olarak bunun karşısında. Yavaş hareket ederek zaman ayırdığınız işten zevk almak ve bu sayede anın farkına varabilmek, yani anı yaşamak bu akımın ana düşüncesi.
Örneğin alışveriş yaptınız ve evinize gelip yemek yapacaksınız diyelim. Aldığınız ürünleri yavaş bir şekilde yerleştirmek, zevk alarak yavaş yavaş yemek yapmak, hatta yaptığınız yemeği yavaş bir şekilde yemek bu akıma dâhil. Güzel bir müzik açın, anda olmanın ve kendinizle kalmanın tadını çıkarın! Emin olun ki bu çok önemli bir şey!
Bu arada yaşadığımız ve hâlâ etkileri süren COVID-19 pandemisi nedeniyle pek çoğumuz hızlı yaşamanın dezavantajları konusu üzerine düşündü. Pandemi öncesinde de farkında olduğumuz bu durum, pandemiyle birlikte daha derin düşüncelere evrildi. Kamp, tiny house gibi doğayla ve kendinizle/sevdiklerinizle baş başa olabileceğimiz aktivitelerin artmasında izole bir tatil kadar bu yavaş yaşam düşüncesinin de etkisi var. Bu arada siz de kamp tatiline karşı koyamayanlardansanız “Kamp Tatili Rehberi” sayfamıza göz atıp kamp alanlarına göz atabileceğinizi, ihtiyacınız olan ipuçlarına ulaşabileceğinizi belirtmeden geçmeyelim.
Yavaş yaşamak elbette dinlendirici, ama bu felsefeyi uygulayanların çektikleri videoların bile huzur verici bir etkisi var. Şimdi, sizinle birkaç video paylaşmak isteriz!
https://youtu.be/y1oBeNWnxKs
Bu arada yavaş hayat felsefesinin modern hayattan olabildiğince uzaklaşmak gibi göründüğünün farkındayız. Ama bu yaşam biçimini uygulamanız için illa şehirden taşınmanız gerekmiyor Şehirde yaşasanız bile hayatınızı yavaşlatmanız mümkün! Örneğin bir bahçeniz yoksa evinizin içerisindeki bitkilerin toprağını değiştirerek de bu akıma hayatınızda yer verebilirsiniz.
Slow Living Akımının Dekorasyondaki Yansıması
Elbette yavaş yaşamın ev dekorasyonuyla da bir bağlantısı var. Gücünü dinginlikten alan bu akımda, yaşam alanlarında olabildiğince sade ve minimalist esintiler sunan bir dekorasyon uygulamak önemli.
Az ve ihtiyaca yönelik eşya seçimi ile pastel tonların hakimiyeti, yavaş yaşam felsefesini hayata geçirmek isteyenler için bir başlangıç noktası olabilir. Bu arada dilerseniz “Sadeliği Sevenlere: Minimalist Dekorasyon Nedir, Nasıl Uygulanır?” yazımızdan yardım alarak yaşam alanınızı nasıl minimal bir şekilde dekore edebileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Tabii bu noktada minimalizmin en önemli noktalarından birinin de ev düzeni olduğunu unutmamak gerek. Ev düzenleme konusunda fikre ve ilhama ihtiyaç duyuyorsanız “Aslında Zor Değil! Düzenli Bir Ev İçin Öneriler” yazımıza göz atmanızı öneririz.
Feng Shui Ev Dekorasyonu Hakkında Bilmeniz Gerekenler adlı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Hem evinizde hem de hayatınızda yavaş yaşamayı alışkanlık haline getirdiğinizde hayattan daha çok zevk aldığınızı, stres seviyenizin düştüğünü gözlemleyeceksiniz. Şimdiden keyifli bir deneyim dileriz!